TEMİZ SİYASET

TEMİZ SİYASET

devre

ASO Ekonomi Konseyi Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cemil Çakmaklı’ nın hem yönettiği, hem de konuşmacı olarak yer aldığı bu ayki tartışmaya, eski bakanlardan Adnan Başer Kafaoğlu ve Tınaz Titiz katıldı. Türk siyasi sisteminin yapısı, bu yapının ekonomi üzerindeki etkileri ve temiz siyasetin bu yapı içinde nasıl başarılacağı konularının tartışıldığı açık oturumun birinci bölümünde, Türkiye’ de, Anayasa’nın ekonomi düzenleyici rolünün ihmal edildiği ve sorumluğu bir grubun tekeline verdiği görüşlerine yer verildi. İkinci bölümde ise, bir temiz siyaset yasası düzenlemesi için girişimlerde bulunulması ve ASO’nun bu konuda önderlik yapması tartışıldı. Açık oturumun bir özetini yayınlıyoruz.

devre

TEMİZ SİYASET

ÇAKMAKLI: Sn. Kafaoğlu, Sn. Titiz, ASO’ya hoşgeldiniz efendim. Bu sıcak yaz akşamüstünde bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum.

Efendim, bugün, ülkemizde pek çok duyarlı ve sorumlu insan, toplumsal ve ekonomik yapımızı yönlendirmesi gereken siyasi yapımızın bu fonksiyonunu yerine getiremediğini düşünüyor. Tam tersine, siyasetin, ekonomik yapının önünü tıkadığı söyleniyor. Temiz siyaset arayışları pek çok ülkenin gündeminin baş maddesi… İşte bu yüzden, bugün, toplumsal ve ekonomik yapımızı da gözeterek siyasi yapımızın durumunu sizlerle değerlendirmek istiyoruz.

Gerçekten Türk siyasi sistemi, bugün, toplumsal ve ekonomik gereklerimize cevap veremiyor mu? Siyaset kirlendi mi? Kirlendiyse, niçin kirlendi? Durum böyleyse, yeni temiz bir siyasete nasıl varılır?

KAFAOĞLU: İsterseniz, tartışmaya, şu soruyu sorarak başlayalım: Piyasa ekonomisi koşullarında, tam istihdamı ve fiyat istikrarını sağlayarak kalkınmak için nasıl bir siyasi düzen kurmalıyız? Aslında, bu tarife en uygun düzen demokrasidir. Türkiye’de demokratikleşmeyi en çok kısıtlayan şey ise, insanların, üretmeden tüketmeye, vermeden istemeye dayalı davranışlardır.

TİTİZ: Topluma, ekonomiye, siyasete yaklaşırken bugüne kadar kullandığımız matematik, sosyal olaylar matematiği, bu olayları ve sonuçları izah edemiyor.

Çözüm, bunları bütünlükle ele almak ve kaynaktaki sorunları bulmaktır. Bu yüzden, ben, topluma, ekonomiye ve onları yönlendirecek siyasete, kaynaktaki sorunları ele alarak yaklaşmaktan yanayım.

Bize göre kaynakta sorunlar şunlardır:

  • İnsanlarımızın mevcut nitelik dokusunun yetersizliği,
  • Yaygın bir ‘’öğrenme ortamı’’ bulunmayışı,
  • Enflasyon ortamının diğer ortamları olumsuz etkilemesi,
  • Bazı temel kavramların toplum tarafından henüz yeterince özümlenmemiş olması ki, buna ‘’Toplumsal İletişim Beceri Yetersizliği’’ denilebilir,
  • Hızlı nüfus artışı,
  • Tüketim ahlakının gelişmemiş oluşu,
  • Bilim ve teknolojinin, refah ve mutluluğu belirleyici rolünün tam anlaşılamamış oluşu,
  • Doğru kural koyma ve uygulama becerisinin yetersizliği,
  • Toplumun, sorun, teşhis ve çözme performansının yeterince gelişmemiş oluşu,
  • Kamu yönetiminde süreksizlik,
  • İşbirliği içinde rekabet ortamı yaratılamamış olması,
  • Temel hak ve özgürlükler konusunda yeterli bilincin gelişmemiş oluşu,
  • Kültürel kimlik bunalımı,
  • Sanatın, refah ve mutluluğu belirleyici rolünün tam anlaşılamamış oluşu,
  • Erdem anlayışı ve uygulamalarındaki sorunlar (ahlak sorunları)

ÇAKMAKLI:  Görülüyor ki, mevcut siyasi yapımızın toplumsal ve ekonomik yapımızı yönlendirme görevini yerine getiremediği gerçeğinde birleşiyoruz.

Siyasi dokumuzun hastalandığını gösteren belirtiler her gün çoğalarak karşımıza dikiliyor. Terör ve onun sonuçları, ülkede iç savaş ya da bölünme korkusuna geldi dayandı…

Verimsiz devlet, piyasa ekonomisi filizini kurutuyor. Ülke yedi sekiz yıldır aynı ihracat düzeyinde… Çünkü rekabet gücümüz yok… Çünkü faktör piyasalarını bozduk… Dünyanın en pahalı emeği, sermayesi, hammaddesi bizde.

Pek çok partinin kendi iç uyumu yok… Siyasi parti programları iyi niyet romanı gibi… Ve birbirinin aynı… Yani bir sistem bütününe ve araştırılmış teknik çözümlere dayanmıyor… Yeni ufuk yok, yeni vizyon yok… Siyasette bürokrasi birbirine karşılıklı hastalık bulaştırıyor. Durum iç açıcı değil… Değil de Sn. Kafaoğlu siz ülkenin son iki anayasasının oluşumunun içinde yaşadınız. Şüphesiz anayasaların siyasetin oluşumuna, gelişimine etkisi vardır. Ne dersiniz?

KAFAOĞLU: Türkiye’de sorunların başında Anayasa gelmektedir. Çünkü Anayasa, bütün sorumluluğu çok dar bir kitlenin üzerine yıkmıştır. Örneğin, Anayasa’da, bütün hizmetleri karşılayacak mali kaynakları yaratma sorumluluğu, TBMM’ nin kanun koyma yetkisine bırakılmıştır.

Batı düşünce tarihinde iki toplumsal kategori kullanılır: İsteyen toplumlara ‘’hak toplumu’’, verebilen toplumlara da ‘’millet toplumu’’ denir. Biz, eskiden ‘’millet toplumu’’ iken, şimdi ‘’hak toplumu’’ durumuna geldik. Hiç kimse ‘’ben ne ektim ki, onu biçeyim’’ diye düşünmüyor. Öncelikle Anayasa’da hizmet tesisi ve kaynak tesisini ayırmak gerekir. 1908 Anayasası’ na baktığımızda, buna benzer bir ayrım yapılmıştır. Buna göre eğitim, sağlık, tarım, bayındırlık hizmetleri tamamen mahalli hizmetlerdir. Onun dışında, savunma, maliye hariciye, zaptiye gibi hizmetler de merkezi devlet hizmetleridir. Ve buna paralel olarak, hangi vergilerin mahalli idareler, hangi vergilerin de merkezi idareler tarafından alınacağı bellidir.

Cumhuriyet idaresine de, biz bu şekilde bir hizmet ve kaynak dağılımıyla başladık. 1960 senesine kadar, mahalli idareler, zorlanarak da olsa, kendilerine kaynak sağlamak için çaba göstermişlerdir. 1960 Anayasası’nda vergi mükellefiyeti maddesi ‘’vergiler kanunla konur’’ hükmüne dayanarak kabul edilmiş ve böylelikle mahalli idaresine bir kuruş ödemeyen bir toplum ortaya çıkmıştır.

Kısaca, ben diyorum ki, Anayasa’mızda, hizmetleri ve kaynak toplama imkanını, mahalli idarenin sorumluluğuna veren hükümler getirildiği takdirde, merkezi idarenin verme alışkanlığı ortadan kalkacaktır.

ÇAKMAKLI: Siz ne dersiniz Sn. Titiz?

TİTİZ: Temel sorun şuydu sanıyorum: Siyasi sistem, bu temel sorunları, uzun süren deneyimine rağmen çözememiş durumda. Neden çözememiş? Bu saydığımız kaynak sebepler bir kombinezon oluşturuyor, siyasi sistem de dejenere oluyor. Şimdi buradan nasıl çıkacağız?

Geçen yıl bir kitap okudum. Hiçbir kitabı bu kadar büyük bir zevkle okuduğumu hatırlamıyorum. Kitapta, Clinton ekibine, 3 Ocak 1993 tarihinde takdim edilmiş bir rapor anlatılıyor. Rapor, ünlü bir enstitü tarafından hazırlanmış. Mevcut çürümüşlüğü, dejenerasyonu dile getiriyor. Kitaptaki ‘’Amerika’’ kelimelerini çıkartıp yerine ‘’Türkiye’’ koyarsanız kimse fark etmez. Kitap şöyle bir öneriyle bitiyor: ‘’ Böyle olunca ne olucak?’’ Cevap şu; 1. Yasalar genellikle belli konular için çıkartılır. Prestroika yasası böyle olmayacak. Bu yasa, kötü duruma düşmemize neden olan ne kadar şey varsa, en önemlilerini içerecek ve düzenleyecek. Bunun içinde, vergiyle ilgili yasalar bulunacak, harcamalarla ilgili bir madde olacak, ama tek başına yeniden yapılanma yasası olacak. 2. Bu yasa bir ya da iki madde altında toplanmış olacak ve Kongre’nin bu yasa üzerinde önerge verme yetkisi olmayacak. Ya ‘’kabul’’, ya da ‘’red’’ diyecek. Otuz gün içerisinde, Kongre, bu yasayı onaylamaz ve görüşmezse, otomatik olarak yürürlüğe girecek. 3. Yasanın bir maddesi, kabine sekreteri düzeyinde yetkilere sahip birini yetkili kılacak, o da yasanın bütün evrelerini uygulayacak.

Şimdi, teklifim şu: Amerika prestroika yasası türü bir yaklaşımı, zannediyorum bizim içinde kaçınılmaz. Mesela temiz siyaset yasasını gündeme getirebiliriz. Toplumda bu tür bir ihtiyaç görülmeye başlandı. Kısa bir süre önce İtalya’da, şimdi Türkiye’de yolsuzluk operasyonları konuşuluyor.

Temiz Siyaset Yasası adı altında, yeni bir siyasi partiler yasası gündeme getirilebilir, kamu alımlarında yolsuzluğu önlemek için bazı yasal önlemler alınabilir. Böylelikle, Meclis, toplumun özlemlerine, beklentilerine, daha iyi cevap verebilir. Bu söyleşimizden yola çıkarak, Ankara Sanayi Odası, siyasette bu tür atılıma öncülük edebilir mi? Ben, böyle bir anlayışın lobisini yapmakta yarar görüyorum.

KAFAOĞLU: Ben, Sayın Titiz’in ‘’temiz siyaset için lobi oluşturalım’’ önerisini çok faydalı görüyorum. Bu konuda, öncelikle, iki yüz kişinin imzaladığı bir deklarasyon yayınlayarak halka mesaj verebiliriz.

TİTİZ: Efendim, halk bu tür girişime bence destek verir. Her gün patlak veren skandallar, insanlarda bu tür bir beklenti uyandırdı. İnanamayacağınız kadar çok sayıda insan, inanılmayacak kadar aynı şeyleri düşünüyor. Herkese, ‘’siyasi yapıyla ilgili, nelerin düzeltilmesi konusunda 10 maddelik bir metin yazın’’ deyin, bunun yüzde 70’inin üst üste geldiğini görürsünüz.

Bu tür bir girişimin başarıyla ulaşması için, tekrar ediyorum, kamuoyundan bir baskının gelmesi gereklidir. Aslında, doğru siyaset de bu değil midir? Bu sayede partiler arası bir konsensüs oluşturulabilir.

ÇAKMAKLI: Görülüyor ki, topluma ve ekonomiye yön gösterecek siyaset, gerek kendini var eden toplumun kendisinden bekleyişleri, gerek kendini var eden, başta Anayasa olmak üzere yasal düzenlemelerin kısıtlamaları altındadır ve şu andaki yönlendiricileri tarafından gerektiği biçimde kullanılmaktadır.

Siyaset, şu andaki olumsuz durumundan çıkarılıp, başta içinde yaşayan sağlıklı siyasetçiler olmak üzere, toplumun diri ve canlı kesimleri tarafından yeniden etkin, çözücü ve itibarlı bir hale getirilmelidir.

Aksi takdirde, yanlış dizayn edilmiş bu siyaset ve yetersiz siyasi meraklılar, en güzel beraber yaşama biçimi olan demokrasiyi toplumun gözünde işe yaramaz hale getireceklerdir. En kötüsü de, demokrasi gerçekten bir kaos rejimi gibi işleyecektir. Sonunda, toplum olarak birlikte yaşama şansını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. Bu yüzden, acilen, siyaseti, devletin yasal gücünü, ekonomik gücünü, kendileri ve küçük hesapları adına kullanma meraklılarının elinden kurtarmak ve yeniden düzenleyip işletmek gerekmektedir. Kısaca, yeni ve temiz bir yapıya ihtiyaç kaçınılmazdır. Bu yeni siyaset, sorumlu bir topluma ve devletten bağımsız ve onu sömürmeden işleyen verimli bir piyasa ekonomisine dayanmalı ve onları geliştirerek huzurlu, verimli ve mutlu bir toplumu hedeflemelidir.

Sizlere çok teşekkür ediyor, aklınıza ve ağzınıza sağlık diyorum efendim…

 

(Ağustos 1993)

      

TEMİZ SİYASET” için bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s