Aylık arşivler: Ağustos 2016

SEÇİL’İN “GENGARENK” TABLOSU VE MUTLULUK

14199731_670981693065701_1526497227910045165_n

Ömrünce lafını ediyorsun,

Ama bir gün

Günlerden bir gün

Aniden, tesadüfen

Farkına varıyorsun

Mutluluğun ne olduğunun…

 

Şöyle bir düşünürsen,

Düşünerek bulmak istersen,

Çok boyutlu bir iş mutluluk

Derin bir iş,

Geçmişli, gelecekli bir iş…

Genetikli menetikli bir iş…

O koca ağacın

Soyağacının

Kökünden dalına

Bir genetik çevrim olduğunun

Farkında olmakla başlıyor

Mutluluk…

 

Genetik çevrimin içinde değilsen eğer,

O çevrimin bozuksa eğer

Ne bileyim, bi sebepten

Dışına düşmüşsen genetik çevriminin

Yani ailenin,

Yani genetik ortaklarından beslenmiyorsan

Onlardan uzaksan,

Yalnızsan

Ya da kendini yalnız bırakmışsan

Mutluluk temelin atılmamış demektir.

 

Çünkü insanı var eden “gen”de

Onu geçmişten geleceğe taşıyan o sonsuz trende

Yalnızlık olmaz…

Yalnızlık parçalarda olur çünkü

Ama “gen” bir parça değil

Bir bütün o, kocaman bir döngü,

Zamanı içine katıp,

Onunla dönüp duran bir döngü

Ya içindesin bu döngünün

Geçmişinle, geleceğinle bir bütünsün

Ya da boşlukta birisin

Bunalımda birisin

O yüzden işte,

Genetik döngüsünün

Soyunun, sopunun

Kendi doğal bütününün

İçinde olmayanda

Onunla dönüp durmayanda

Sağlık da olmaz,

Mutluluk da olmaz…

 

Bütün bunları söylüyordum ama,

Ama bir gün,

Günlerden bir gün

Bir tablo, bir yağlıboya

Tekrar edip durduğum şeyleri

Somutlayıverdi bana

Ömrünce lafını ettiğim mutluluğun

Ne olduğunu

Çırılçıplak anlatıverdi bana.

 

Bizim doktor Seçil,

Tek erkek kardeşimin ve, onun eşi

Beşinci kız kardeşim Nurgül’ün kızı Seçil,

Anneannemin prototipi Seçil

“Bir Zamanlar Mutluluk”

Adını vererek,

Annemin, dayımın, kardeşlerimin

Ve bizim diğer genetik veletlerin

İçinde olduğu

Bir yağlıboya yapıyor.

Rengarenk, cıvıl cıvıl, tertemiz

Rengârenk değil adeta;

“Gengarenk”…

14199731_670981693065701_1526497227910045165_n

İşte böyle,

Birdenbire, aniden

Seçil’in tablosunda olduğu gibi,

Mutluluğun;

Genine, ailene duyarlılık olduğunu,

Ya da ailenin resmini yapmak olduğunu

İşe oradan başlamak olduğunu

Anlayıveriyorsun…

Mutluluğu

Somutlayıveriyorsun.

 

Diğer yandan; bence,

Bizim Seçil’in resmi

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diyen o koca adama

Nazım’a;

“Evet, ben yapabilirim” demektir

Seçil’ce ve sessizce…

 

Genetiğinin ve ailenin

Resmini yaptıktan sonra, ancak

Anlam kazanıyor,

Sülale, soy, sop,  mahalle

Milliyet, insanlık vesaire…

Kısaca; içinde dönüp durduğumuz

O sosyolojik daire

Doğru kavranıyorsa eğer,

Mutluluk daha da büyüyor

Ve anlam kazanıyor…

 

Ve nihayet,

Genetik döngü,

Sosyolojik döngü derken,

Ekolojik döngünün de

Farkına varabiliyorsan,

Evrende her şeyin

Dönüp duran bir bütün olduğunu

Görebiliyorsan

Kısaca,

Yaşamın Döngüsü’ nü

Bilebiliyorsan

Hele bir de bunu;

Önyargıları, yutturmacaları

Ve tüm gereksiz teferruatı

“es” geçerek

Anlatabiliyorsan,

Mutluluk senindir, seninledir…

Yani, yani, yani, kısaca;

Bir mutluluk tarifi yapılacaksa,

“Yaşamın döngüsünü özümsemiş olmak

Ve onu ifade edebilmek”

Mutluluk demektir kısaca…

 

 

ÇÜNKÜ PARÇA YOK ZATEN, ÇÜNKÜ HER ŞEY BİR BÜTÜN, DÖNÜP DURAN BİR BÜTÜN…

 

Ben artık hiç bir şey bilmiyorum
Bilmek de istemiyorum
Çünkü bildikçe, öğrendikçe
Bilmediklerim çoğalıyor…
Biliyorum zannettikçe,
Bilmiyorum ne oluyor?
Bildiğim her şey çitişiyor ve,
Birbirine karışıyor.
Bir iş var bu işte
Bir yanlış var bu gidişte…
Kimse; “sorun çöz, sorun çöz”
deyip durmasın bana
Her çözüm başka bir sorun doğuruyor.
Çözdükçe sorunlar çoğalıyor
Çözdükçe sorular çoğalıyor.
Bilmiyorum ne oluyor?
Çözdükçe kafam karışıyor…
Bir iş var bu işte
Bir yanlış var bu gidişte
Sonunda anladım ben, anladım.
Her şey parça parça zannedilmiş,
Hücre denilmiş, atom denilmiş
Bilginin temeli yanlış atılmış.
Evrende her şeyin birbirine bağlı
ve bir bütün olduğu atlanılmış.
Anladım ben, anladım
Her şey parçalara bölünmüş,
Sonra da zaten olmayan parçalar birleştirilirse
Çözüm bulunur sanılmış
Özetle; buradan önceki herkes,
Her şeyi karıştırmış asırlarca,
Zannetmişler ki;
Her şey parça parça
Oysa gözlerinin önünde
Bir bütün halinde
Dönüp duruyor koca dünya
Bundan böyle;
Deliler gibi yapacağım ben de
Hiç bir şeyi hiç bir şeye bağlamayacağım
Bırakacağım parçacılığı
Parçalarla,
ve parçacılıktan doğan saçmalarla
Uğraşmayacağım…
Denge ölüdür biliyorum,
Bu yüzden parçalarla denge kurmayacağım
Artık bildiklerimin temeline
Döngüyü koyacağım…
Çünkü;
Döngüdür canlı olan,
Hatta bütün evreni
Tek bir canlı gibi yaşatan
ÇÜNKÜ PARÇA YOK ZATEN
ÇÜNKÜ HER ŞEY BİR BÜTÜN
ÇÜNKÜ HER ŞEY KENDİ İÇİNDE
DÖNÜP DURAN BİR BÜTÜN..