ANTALYA DÖNÜŞÜM PROJESİ (ADP)

ANTALYA DÖNÜŞÜM PROJESİ (ADP)

ANTALYA’NIN EKONOMİK VE SOSYOLOJİK DÖNÜŞÜMÜ İÇİN GÖRÜŞLER

Dr. Cemil ÇAKMAKLI

  1. GİRİŞ

Bu özet rapor, bugünkü Antalya’yı dönüştürerek, O’na; yeni, farklı ve büyük bir ekonomik ve sosyolojik yapı kazandırmak ve O’nu kimlikli bir dünya kenti yapmak için yapılacakları tartışmak amacıyla hazırlanmıştır.

Rapor, Antalya’nın mevcut yapısına; potansiyellerine ve bu potansiyelleri harekete geçirecek yaklaşımlara ve çözüm başlıklarına işaret etmektedir.

 

  1. MEVCUT YAPI
  2. Antalya son otuz yıldır bir “kıyı turizmi kenti” olarak yorumlanmış ve bu yorumun doğal sonucu olarak kıyılarında oteller olan bir kent olarak yapılanmıştır.

Otuz yıldır, Alanya’dan, Tekirova’ya kadar önce oteller yapılmış, daha sonra yapılan otellere ulaşılmaya çalışılmıştır. Otuz yıl sonra hala, Antalya’dan Alanya’ya, Antalya’dan Kemer’e karayolu ile ulaşım çabaları sürmektedir. Kısaca, önce oteller yapılmış, altyapı peşinden gelmiştir.

  1. Kıyılara dört mevsimlik oteller yapılmış, sadece bir mevsimlik pazarlama planlanmıştır. Bugün oteller yıllık bazda en fazla 4 ay makul fiyatla çalışabilmektedir. Bölgesel kapasite kullanım oranı çok düşüktür. Bu yüzden yapılan yatırımlar çok uzun vadede geri dönmektedir.
  2. Otel satış yöntem ve fiyatları gelirleri azaltmakta, giderek artan temel girdiler giderleri çoğaltmaktadır. Artık, Antalya otel yatırımcıları ve işletmecileri için “karsız bir bölge” haline gelmiştir.
  3. Antalya’yı pazarlayan “tur operatörleri” uçak dolmuşçuluğu yapmakta, zayıf ve güçsüz oldukları için de uçak risklerini, fiyat düşürme yöntemleriyle otel işletmecilerine yıkmaktadır.
  4. Düşük kapasite ve düşük fiyatla Antalya otelciliği uluslararası güçte otel işletme marka ve firmaları üretememekte; işletme markaları yerine, maaşlı işini bırakıp “işletmeciliğe soyunan müdürler” işletmecilik yapmaya çalışmaktadır.
  5. Hanutçu, kuyumcu ve dericiler zayıf tur operatörlerini finanse etmekte; onlar da turisti kapatıp sadece bu sistemle çalışan alışveriş noktalarına taşımakta ve turistin, tüccarla ilişkisi kesilmektedir. Herşey Dahil pazarlama sistemi de turisti otele kapatmakta; Antalya’ya gelene; Antalya’yı göstermeyen bir turizm modeli ortaya çıkmaktadır. Turizm ekonomisi kent ekonomisine dönüşememektedir.

Ekonomik sistem; kentle turist arasında değil; otelle birkaç toptancı arasında işlemektedir.

  1. Antalya, turizmi beslemeyen, niteliği düşük büyük bir iç göç almakta ve bu iç göç turizm kenti yerine “Lümpenkent” oluşturmaktadır. Bu durum turizm kalitesini ve fiyatları hızla aşağı çekmektedir.

Diğer yandan, sadece yaz aylarında ve düşük fiyatla çalışan sistem; mevsimlik turizm çalışanı oluşturmakta; Antalya yüksek tahsilli, lisan bilen mevsimlik işçiler şehrine dönüşmektedir. Bu duruma direnemeyen turizm için eğitilmişler, turizmden kaçmakta; yine turizm kalitesi düşmektedir.

Sonuç olarak; kaliteli turizm personeli şehirden kaçmakta, kalitesiz iç göç şehri doldurmaktadır.

Bu sosyolojik yapı, Antalya’nın ve Antalya turizminin en temel sorunlarından biridir.

  1. Antalya’da temel sektör olan turizmdeki dağınıklık diğer sektörlerde de görülmektedir. Tarım ve sanayi başta olmak üzere diğer sektörlerin de turizmi destekleyecek ve şehri geleceğe taşıyacak bir perspektifleri yoktur. Özellikle turizmi besleyen tarımsal faaliyetlerin ve seracılığın hormonlama, suni gübreleme ve zirai mücadele ilaçlaması yoluyla zehre boğulması şehrin ve turizmin geleceğini tehdit etmektedir.

 

  • ANTALYA’NIN POTANSİYELLERİ VE YAPILMASI GEREKEN DÖNÜŞÜMLER
  1. Temel Dönüşüm: Kıyı temelli yaklaşım yerine ekosistem temelli ekonomik yaklaşım

Antalya’ya otuz yıldır hakim olan kıyı temelli turizm ekonomisi anlayışı yerine, sadece turizmi değil diğer sektörleri de içeren ve sektörlerin birbirini beslediği bir “Ekolojik Antalya Ekonomisi” anlayışına geçilmelidir.

Çünkü Antalya; rekabet ettiği Akdeniz çanağı içinde en zengin ekolojik dokuya sahip  kenttir. Antalya topoğrafyasının, klimasının, florasının, faunasının bir benzeri daha yoktur. Barselona’dan Atina’ya; Cebelitarık’tan Kahire’ye kadar tüm Akdeniz’de Antalya ekosistemi kadar zengin bir ekosistem yoktur. Diğer Akdeniz kentlerinde tarımsal monokültür varken, yani yılda sadece bir ya da birkaç tarımsal ürün alınabilirken, Antalya’da bir yıl içinde yüzü aşkın verim bitkisi yetiştirilebilmektedir. Çünkü, Antalya  büyük bir doğal seradır.

Kışın kıyıda yapılan tarım, havalar ısındıkça yüksek dağ ovalarına taşınmakta ve bütün yıl sürmektedir. Akdeniz’in diğer bölgelerinde dağlar denizden ortama 100 km içerideyken; Antalya’da Batı Toroslar birkaç km sonra 2500 metreye yükselmekte; deniz ve kayağı aynı anda sunabilen bir turizm ortamı sağlamaktadır.

Batısında dağlar ve dağ ovaları, doğusunda alçak ovalar ve yaylalar, kuzeyinde Göller Bölgesi ve kuş cennetleri olan; dört mevsim hem tarıma hem turizme elverişli böyle bir ekosistem Akdeniz’in hiçbir yerinde yoktur.

İşte Antalya ekonomisi; bu eşsiz ve kopya edilemez ekosistem üzerine kurulmalıdır. Dünyanın yeni trendi ve geleceği olan “Ekoloji” kavramı ve teknikleriyle yeni bir Antalya ekonomisi planlanmalıdır. Ekolojik tarım ve ekolojik turizm esas alınarak yeniden yapılandırılan Antalya ekonomisi, “Ekolojik Antalya” markasıyla; dört mevsim ve yüksek fiyatla tüm dünyaya pazarlanmalıdır.

  1. Tarımsal Dönüşüm:

Yukarıdaki temel dönüşümü desteklemek ve Antalya’nın ekolojik dokusunu bozmamak, toprağı, florayı ve faunayı zehirlememek için Antalya tarımı bugünkü yanlış uygulamalarından ekolojik tarıma doğru dönüşmelidir. Bu dönüşümün stratejisi ve aşamaları acilen belirlenmelidir. Bu yolla, Antalya ekosistemi korunacak, Antalya misafirlerini hormonlu, zehirli ürünlerle değil, doğal ve sertifikalı ürünlerle karşılayacaktır.

Aşamalı olarak; çiftçi desteklenip, bilinçlendirilerek bu dönüşüm gerçekleştirilmelidir.

  1. Turizmde Dönüşümler:

Antalya turizmi altı büyük dönüşümü gerçekleştirmek için yeniden ele alınmalıdır.

3.1- Turizmde birinci dönüşüm pazarlama dönüşümü olmalıdır.

  • Antalya tur operatörlerinin vizyonu müsait olanlar; borsa ve bankacılık sistemleriyle yönlendirilip büyütülmelidir. Bugünkü zayıf tur operatörlüğü otuz yıldır sistemin zayıf halkası olarak kalmış ve Antalya’yı yaz sezonuna hapsederek kapasitenin, düşük fiyatlara mahkum ederek gelirin tıkacı olmuştur.
  • Antalya’ya ulaşım; giderek tur operatörlüğü “charter”ları yerini alacak direk uçuşlarla ve dünyanın her yerine tarifeli uçuşlarla desteklenmeli, THY bu sistem içinde yerini almalıdır.

Antalya havalimanına Gazipaşa ve Kaş havalimanlarının eklenmesiyle her otel yarım saatte ulaşılır hale getirilmelidir.

  • Turizmde ikinci dönüşüm, işletmecilik dönüşümü olmalıdır.

Bunun için ihtisaslaşmış, güçlü, markalaşmış işletme şirketlerinin önü açılmalıdır. Pazarlama bu markalar üzerinden yapılmalı, tur operatörlerinin “no name” – otel belirtmeden- yaptıkları satışlar giderek azaltılmalı ve bir süre sonra sona erdirilmelidir.

  • Turizmde üçüncü dönüşüm alt yapı dönüşümü olmalıdır.

Antalya denizden ve karadan turizme yakışır bir ulaşım ağı ile örülmelidir.

  • Denizden ulaşım için; havalimanına gelenler bir trenle Lara’da yapılacak “Feriport” a indirilmeli, bu feriporttan da batıda Beldibi, Göynük, Kemer, Çamyuva ve Tekirova’ya, doğuda Belek, Manavgat, Side ve Alanya’ya ulaşan hızlı ve otobüs ölçeğine kadar inebilen ve gerektiğinde otel iskelelerine yanaşabilen “feri”ler kullanılmalıdır.

Bu koy içi ulaşım; Antalya’ya prestij ve gelir, turiste hızlı ve konforlu otel ulaşımı sağlayacak çok gerekli bir projedir.

  • Karadan ulaşım için; Alanya tarafına doğru yürüyen kara ve hatta demiryolu ile; Kaş’a doğru giden karayollarına devam edilmeli, bu hatlar peyzajla güzelleştirilmeli ve kimliklendirilmelidir.
  • Fakat, kara ulaşımı için; yaylaları, dağ ovalarını, kuş cennetlerini, kanyonları, Feslikan’da ve Tahtalı’da geliştirilecek kayak merkezlerini ulaşılabilir kılan ve adeta Antalya’nın sadece kıyı ve kum olmadığının altını çizen, Alanya’dan Kaş’a doğru yapılacak bir “DIŞ RiNG” e ihtiyaç vardır.
  • Bu altyapı anlayışı Antalya’yı Dünya Turizm Merkezi statüsüne yükseltecek ve şimdikinin tersine, altyapı üstyapının önünde yürüyecektir.
    • Turizmde dördüncü dönüşüm, yatırım dönüşümü olmalıdır.

Bugün Antalya’da iki büyük yatırım yanlışı vardır.

Birinci yanlış; yatırımların kurumsal değil bireysel oluşudur. Genellikle müteahhitler, yerel toprak sahipleri ve diğer bireysel yatırımcılar, başta vergiden kaçınma ve diğer motiflerle otel yatırımı yapmakta; işleterek veya kiralayarak koydukları parayı geri almaya çalışmaktadırlar. Bu bankacılıktan ve borsadan kopuk yatırım modeli başlangıç yıllarında, 20-30 yıl önce, bir zorunluluktu, ancak bugün “kurumsal” bir yatırım modeli geleceğin Antalya’sı için bir zorunluluktur.

İşe önce; mevcut otel yatırımcılarından başlanmalı, bunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) vasıtasıyla iç ve dış borsalara sunulmalı, otel yatırımcısı gerekirse mülkiyetini kaybetmeden yatırımına koyduğu fonunu geri alabilmeli geri aldığıyla yeni yatırımlar yapabilmelidir.

Bu yolla; Antalya’ya yatırılmış milli sermaye yurtdışından gelecek fonlarla yabancı sermayeye dönüşecek ve işletme gelirleriyle uzun vadede geri dönüş bekleyen atıl fonlar hızla mobilize olacaktır.

İkinci yanlış; yatırımlar için sadece kıyıların kullanılmasıdır. Kıyıların yanı sıra, denizlerin, dağ ve yaylaların yatırım projelerine kavuşturulması gerekmektedir.

Denizde yapılacak yatırımlara; Antalya’nın yat turizmine kavuşturulması amacıyla başlanmalıdır. Bugün dünya turizm merkezlerinde; karadaki üç otel yatağına karşı denizde bir yat yatağı vardır.

Antalya’da bu oran sıfıra yakındır. Bu yüzden Antalya’da uluslararası çapta yat limanları planlanmalı ve gerçekleştirilmelidir.

Ayrıca Antalya’nın bir “kruvazier” üssü haline getirilmesi çok gereklidir.

Dağlarda ve yaylalarda; 2000 metreden sonra kayak merkezlerinin ve diğer aktivite merkezlerinin oluşturulması diğer bir gerekliliktir.

Feslikan ve Tahtalı’da kayak ve kış merkezleri projelendirilip hayata geçirilmelidir. Akdeniz’in aynı anda yüzülebilecek ve kayılabilecek tek lokasyonu Antalya’dır. Öte yandan, dünya ölçeğinde (Disneyland gibi) eğlence merkezleri ve diğer show yatırımları için Antalya ideal bir ortamdır.

Özetle; Antalya yatırımlarının kurumsallaştırılarak uluslararası karakter kazanması ve yatırıma giden fonların hızla geri kazanılması ile yatırımların sadece kıyı otelleriyle kalmayıp, denizde ve karada çeşitlenmesi Antalya’yı cazip bir yatırım ortamına dönüştürecek, O’nu milli ve uluslararası sermaye için bir çekim merkezi yapacaktır.

  • Turizminin beşinci dönüşümü, Antalya’nın ticari dönüşümü olmalıdır.

Antalya misafirlerini hanut showroomlarından kurtarmalı, bir uluslararası alışveriş şehrine dönüşmelidir. Alışveriş merkezleri çoğalmalı, tasarım ve yenilik kokan ve her kademeye hitap eden bir alışveriş dokusu ortaya çıkmalıdır.

  • Turizmin altıncı ve en temel dönüşümü, bütün dünyadan “tüketici ithal eden bir şehre” dönüşmesidir.

Dünya insanları Antalya’ya sadece otele ve tatile değil, alışveriş merkezine alışverişe, üniversiteye okumaya, hastanelerin tedaviye gelmelidir.

Kısaca Antalya; cebinde parası olan tatilciyi, öğrenciyi, hastayı, alışverişçiyi turist saymalı, dünyanın her yerinden her türlü varlıklı tüketiciyi çekebilecek bir dünya şehri olmalıdır.

  1. Diğer Sektörlerde Dönüşümler:

Yukarıda da belirtildiği gibi sağlık, eğitim, ticaret gibi sektörler yerel değil uluslararası bir karakter ve kalite kazanmalı, başta yakın ülkeler olmak üzere bütün dünya tüketicilerine hitap edebilmelidir. Bütün bu sektörlerin ortak bileşenleri ekolojik konsept olmalı, bu sektörlerde dünyaya hizmet verebilecek ekolojik ve bilimsel dönüşümlerini gerçekleştirmelidirler.

  1. SONUÇ

Antalya; yukarıda sıralanan dönüşümlere ekolojik gözlükle bakmalı; doğanın kendine verdiği eşsiz ekolojik yapıyı, konsepte, markaya, ürüne ve en mühimi kendi insanına taşımalıdır.

Dünya şehri Ekolojik Antalya, böyle yaklaşımlarla doğacaktır.

Bu yaklaşımların hayata geçirilmesi için bir “Dönüşüm Fizibilitesi” hazırlanmalı, bu fizibilite alt projelere ve eylem planına dönüştürülmelidir.

Bu eylem planına başta hükümetimizin bakanlıklarının, peşisıra  Antalya yerel yönetimlerinin ve tüm Antalyalıların  sahip çıkmaları ve dönüşüme kilitlenmeleri istenen sonucu mutlaka getirecektir.

ANTALYA DÖNÜŞÜM PROJESİ (ADP)” için 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s