BEN DE ZONGULDAK’LIYIM.
BEN DE BEYCUMA’LIYIM.
TANIŞMAYA GELDİM…
…diyerek girdi Meclisteki odama.
Böylece tanıştık Mehmet ile otuz sekiz yıl önce.
Benim doğup büyüdüğüm yerlerden geliyordu.
Bizim Zonguldak’lıların eğitim mabedi Çelikel Lisesinde okumuş, Orman Fakültesini bitirmiş, Amerika’da yetişmiş, kısaca kendine çok emek vermiş bir Orman Mühendisiydi.
Uzun boylu, yakışıklı, özgüvenli ama saygılı bir genç adamdı.
Orman Bakanlığı’nda Şube Müdürüydü o yıllarda.
Böyle tanıştık.
Böyle başladı ‘’abi-kardeş’’liğimiz.
Otuz sekiz yıl boyunca hiç kopmadan devam etti dostluğumuz.
Mehmet; Allah vergisi sevgisini, hep peşinden koştuğu bilgisine ekleyerek özgüven oluşturabilmiş bir mükemmel insandı.
Hayatı boyunca özgüvenli ama sakin, kararlı ve vefalı bir insan olarak yaşadı hep.
Giderek Orman Bakanlığı’nda önce Orman Genel Müdürü oldu, sonra da ORÜS Genel Müdürlüğü yaptı. Hep vizyoner, hep yenilikçi ve başarılı oldu.
Ama Şube Müdürüyken de, Orman Genel Müdürüyken de hiç değişmedi.
O; belirlenme açlığına kapılmadı hiç. Başarılarını tevazu içinde, sakince yaşadı hep.
Kendi deyimiyle; ‘’bir yumurtlayıp, bin gıdaklamadı’’ hiç…
Beycuma Türkmenlerinin, çocuklarına yüklediği sevgiden, saygıdan ve bölgesine ve ülkesine sorumluluktan hiç uzaklaşmadı.
Emekli olduktan sonra, Zonguldak Yüzüncüyıl Vakfı’nda birlikte çalıştık.
O, Vakfımızın temel direği ve Genel Sekreteriydi. Vakfımızda, Zonguldak için sessizce birçok hizmet verdi.
Son olarak, Zonguldağa geleceği olan Filyos Vadisinin ve Filyos Irmağının sularını Ankara’ya akıtan Gerede’de ki Işıklı Regülatörünün Filyos Vadisi’ne vereceği zararları araştırıyordu.
Bu arada bugün suç örgütü sayılan bir cemaatin, Vakfı ele geçirme amaçlı yaptığı haksız ve hukuksuz saldırıları, benim uzun hastane yıllarımda tek başına cesurca yılmadan göğüsledi.
Yakınlarda bir gün hastaneye götürdük.
Her gün, oğlu Batuhan’la bugün alırız diye bekledik.
Ama o bir daha geri dönmedi…
Cenazesinde herkes şaşkındı.
Kimse beklemiyordu ölümünü, kimse yakıştıramıyordu Mehmet’e ölümü.
Onu başta vefalı ve güzel insan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ve kalabalık bir orman camiası ile birlikte uğurladık.
Gerçekten büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içinde toprağa verdik onu.
Mehmet yaşarken, birkaç gün görüşmesek yokluğuna dayanamazdık….
Şimdi gitti, doğurduğu boşluğa nasıl dayanacağız bilmiyorum.
Hiç bilmiyorum…
Ama biliyorum onu hiç unutmayacağız.
Ama kararlıyız oğlu Avukat Batuhan Yılmaz ile onu hiç unutturmayacağız.