FARKINA VARMAK VE YILBAŞINI, “DÜNYANIN DÖNGÜLERİNİ KORUMA GÜNÜ” OLARAK KUTLAMAK…

Yılbaşları ve diğer özel günler; modernite adına bireyselleşen ve birbirinden uzaklaşan insanları, birazcık da olsa birbirinize yaklaştıran, “hatırlanma” denilen şifanın servis edildiği güzel zamanlardır.

Bu güzel zamanlar eskiden; el öpülerek, kucaklaşılarak, enerji doğrudan aktarılarak kutlanırdı…

Sonra; kartpostallara, telefonlara kaldı kutlamalar… Ama yine de kişiye özeldi. Sonra dijital dönemde politikacıların ve reklamcıların samimiyetsiz, kişiden uzak toplu kutlama mesajları dönemi başladı… Gönderici odaklı, alıcının yok edildiği günler, bugünler geldi…

Ben kendimce ne böyle bir şey yaptım, ne de bunlara cevap verdim. Kutlamada birebir iletişimi hiç kaybetmedim… Aradım, arandıysam cevap verdim.

Bizim Türkmen örfünde, Beycuma Beylerinin kültüründe arama hiyerarşisi bellidir. Küçük arar, büyük cevaplar.

Çocukluğum ve gençliğim; gitmekle ve aramakla geçti… Hayli yaş aldım artık…Çaldığım kapılar, çalınan kapıya dönüştü, açtığım telefonlar, susmayan aramalara dönüştü…

Örfümün öğrettiği yoldan gittim. Ektiğimi biçiyorum, çoğaldığımı görüyorum. Aranmaktan keyifliyim mutluyum.

FARKINA VARMAK Yaşamın amacı; bilmek ve farkına varmaktır, diye öğretti bize sülale okulu… Bizim başöğretmen Az’zabla, Beybabamı, dayımı ve beni yani bizim üç kuşağı da yetiştiren Az’zabla “Bilen doğruyu yanlışı farkeder, farkeden de dölü farklı eder” derdi.

Fark etmenin önemini anlatırdı. Çalıştırır, denettirir, öğretirdi…

Bir sabah ışığında, ışığa gitti…

Gitmeden de; Ramazanın sağlıkla, Cumhuriyetin milletle, 23 Nisan’ın çocuklar üzerinden gelecekle ilişkisini ondan öğrendim. Sonra, öğrenmeyi öğrendim, farkındalıklarım arttı, özel günleri de fark etmeyi öğrendim.

Anneler gününü bir genetik enerji günü, MİTOKONDRİ günü olarak kutluyorum mesela… Yaşam enerjimin annemden geldiğinin farkındayım… Annemi gerekçeli olarak, farkında olarak seviyorum.

YILBAŞI FARKINDALIĞI Benim, “yıl ve yeni yıl farkındalığım” şöyledir. Bir kere giden yıl, gelen yıl yoktur. İçinde yaşadığımız ”Evimiz Dünya” ile enerji kaynağımız, varlık sebebimiz “Güneş” etrafında bir tur daha attık sadece… Hep olduğu gibi 4,5 Milyar yıldır olduğu gibi… Adına “yıl” dediğimiz bir tur daha attık. Malum; Dünyanın yaşı Zirkonyum Kristalleri üzerinde yapılan radyometrik tarihlendirme ile 4,5 Milyar yıl olarak tespit edildi.

Esas farkındalık şu: Biz birkaç yüz yıldır bu 4,5 Milyar yaşındaki dünyaya iyi davranmıyoruz. Deyim yerindeyse, ona; “farkına varmayarak ihanet” içindeyiz. Soyumuza mezar, bize yaşam, çocuklarımıza miras olan ve bildiğimiz yaratılmışların en güzeli olan bu “Evimiz Dünya” bir döngüsel sistem… Bu döngüsel sistem, zaman ölçülerimizin temeli aynı zamanda… Dünya Güneşin etrafında dönüyor “yıl” oluyor. Kendi etrafında dönüyor “gün“ oluyor. Sonra dünyanın içinde de her şey dönüyor. Hava dönüyor, su dönüyor, madde dönüyor… Bütün bunlar ”enerji”, yani enerji dönüyor.

BU DÖNGÜNÜN ADI YAŞAM… YAŞAM BİR ENERJİ DÖNGÜSÜ…Döngüleri tıkarsanız, döngü durursa yaşam da duracak…Dünya duracak, yani ne yıl kalacak ne de yılbaşı…Yani biz, yaşamın ve yaşadığımız yerin farkına varmadan dünyanın döngülerini tıkıyoruz. Yaşamı tehlikeye atıyoruz. Ürettiğimiz inorganikler, doğal olmayan, eriyip çürüyüp döngüye katılamayan plastiklerle, lastiklerle, kimyasal gübrelerle, kendini tekrar edemeyen tohumlarla, GDO’larla döngüyü tıkıyoruz…

Her canlının, her türün bir fonksiyonu var yaşamda…Türleri yok ederek, yaşam döngüsünün temeli ormanları yok ederek, havayı, suyu, toprağı kirleterek, yanlış enerji üreterek döngüyü tıkıyoruz.

Yanlış kasetler, paradigmalar koydular insanların kafasına. Durmadan gereksizce tüketiyoruz. Dünyanın Doğal kaynaklarını tüketiyoruz. Tüketimi bozulmuş bir dünya insanı var ve inanılmaz bir hızla artıyor bu insanların sayısı…

Hem de bozuk tüketim paradigmaları ile donanmış olarak artıyor. Tüketim paradigması bozulmuş en kötü millet A.B.D.’liler. Dünya nüfusu A.B.D.’li gibi yaşasa, dünya insanlara yetmiyor. Beş dünya daha lazım. İngiliz, Alman, Fransız gibi yaşasa, üç dünya daha lazım. Türk gibi yaşarsak insanlara 1,9 dünya lazım.

Ama başka dünya yok. Hiç değilse şimdilik.

Sözün özü, böyle giderse, kafalarımızı değiştirmezsek, dünyanın üretim ve tüketim sistemini değiştirmezsek, dünya döngüleri tıkanacak…

YAŞAM YOK OLACAK…KIYAMET DEYİN İSTERSENİZ, O KOPACAK…ARTIK “YIL”DA KALMAYACAK. KUTLAYACAK “YENİ YIL” DA KALMAYACAK…

BU YÜZDEN İŞTE; DÜNYAYI YANLIŞ KULLANDIĞIMIZIN FARKINA VARALIM. DÜNYANIN DÖNGÜLERİNİ TIKADIĞIMIZIN FARKINA VARALIM. BU FARKINDALIĞI PEKİŞTİRMEK İÇİN DE BUNDAN BÖYLE YILBAŞLARINI, “DÜNYANIN DÖNGÜLERİNİ KORUMA GÜNÜ” OLARAK KUTLAYALIM.

NE DERSİNİZ?

Dr. Cemil Çakmaklı

Yorum bırakın