Az’zabla Destanı, bir aile sosyolojisi yazısı…
Cemil Çakmaklı’nın doğduğu kültürel ortamı ve o kültürü sürdürüp Cemil Çakmaklı’yı yetiştiren büyük hala Az’zabla üzerinden aileyi ve aile kültürünü anlatıyor.
AZ’ZABLA DESTANI
Annemin halasıydı, Adı Az’zablaydı… Ama herkes daima Az’dan sonra azıcık durarak Azize’nin (i)sini ve (e)sini yutarak Fakat kalanlara yoğun bir saygı katarak Az’zabla derdi ona
Az’zabla bir azamet ve asalet çınarıydı Soyu ta Fatih’in Paşasına dayanırdı…
Fatih, Beycuma’dan Amasra’ya kadar Buraları aldığında demiş ya; “Lala, cennet-i ala bura mı ola?”, İşte o zamanla aynı zamanda Sadrazamı Mehmet Paşa’ya, “Rumi ahaliye yön versin diye, Evlatlarından biri bu cennette kala, Burada bir beylik Ve bir medrese kurula” buyurmuş, Beylik Kariyesi böyle kurulmuş… Türkmenler böylece “Bey” olmuş buralara
Mehmet Paşa evlatlarınca kurulan beylik, Beşyüz elli yıldır yaşayarak Türkmen örfünü ve Osmanlı hukukunu Bir medresede harmanlayarak Pek çok insan yetiştirmiş, Saraya yöneticiler ve sadrazamlar göndermiş
Bu arada çoğalmışlar ve tüm Filyos Vadisine yayılmışlar Beycuma’dan Çaycuma’ya Yedigöller’den Devrek’e Safranbolu’dan Yenice’ye ve Gökçebey’e Suyun ardından gitmişler Çaylar ırmaklar boyunca Güzel köyler kurmuşlar
Hep korumuşlar kendilerini Ve genlerini… Bilmediklerinden kız almamışlar, Güvenmediklerine kız vermemişler Hep okutmuşlar oğullarını ve kızlarını Kadınlarını yüceltmişler Bey kadını önde gider demişler Hiç arkalarında yürütmemişler
Bu yüzden belki de, Hala bizim yörede; “Ah, ah.. Ya bey olabilsem Ya Beylerden kız alabilsem” diye, Erkek deyişleri vardır. Hayıflanışlar vardır.
Beyler, Toprağı severler, Topraktan geleni severler. Hayvanlarını evden biri sayarlar, Sevdiklerinin adlarını verirler onlara. Çağırırlar, konuşurlar ve anlaşırlar…
Hele atları, hele atları… Ayrı bir varlık değil, Kendi parçalarıdır, organlarıdır Beylere atları… O yüzden beyler, “Ata bindim” demezler “Atla bir oldum” derler. Gerçekten de onlar, Atla bir olurlar, bütünleşirler Birlikte koşarlar Birlikte düşünürler.
Bitmeyen Osmanlı seferlerine Rüzgardan hızlı atlarıyla Atlarıyla bir olmuş süvarileriyle Katılmış Beylik Türkmenleri… Dörtnala, Birlikte saldırmışlar düşmana Birlikte vuruşmuşlar. O kadar ki; derler ki; Bey yayı gererse, oku at atar. Daha sonralarda, Tüfek icat olduğunda Çakmaklı tüfekli beylik süvarilerinde – Bana soyadımı veren süvarilerde- Nişanı at alır, tetiği bey çekermiş… At ile Beyin birliği İşte böyle efsaneleşmiş….
Yıllar, yıllar geçmiş Ama Beyler hiç vazgeçmemiş; Töreleri ile yaşamaktan… Ve törelerini nesilden nesile aktararak Soyları için ölümü Yaşamdan daha değerli bularak Korumuşlar soylarını Korumuşlar, genlerini ve törelerini
Hala koruyorlar,hala İşte onların soyundan geliyor Az’zabla
Az’zabla, Onaltı yaşlarında Güzelliği dillere destan, ama Bey kızı ya, Kimse yaklaşamıyor yanına… İşte o günlerde Az’zabla’nın “Bey” babası Beyler’in Beyi Mehmet Bey vuruluyor Biri onunda, diğeri sekizinde, İki erkek kardeş ve, Beylik Az’zabla’ya kalıyor. Az’zabla beylerin beyi oluyor.
Bağlıyor karaları Az’zabla Kuşanıyor mavzeri, biniyor kırata Gelin olacağı atta, Bey oluyor… Gömüyor güzelliği, gömüyor hayalleri, Onun için artık önemli olan Beyliği, sülalesi ve kardeşleri
Beyliği Bey gibi yapıyor, Adil, kudretli ve cesaretli Kardeşlerinden büyük olanını Abdullah Bey’i büyütüyor önce, Ve everiyor.. Sonra Yemen’e harbe gönderiyor. On iki yıl, yollarda onu Evde, güzel gelin Vasfiye’yi bekliyor Küçük kardeşi, Cemil Bey’i, Onun gözünün bebeği… Büyütüyor onu da Evlendiriyor… İpek tenli, bülbül sesli Ikkana’yla Sonra; Onlar çocuk değil, soyumdur diyerek Çok severek ve çok önemseyerek Cemil Bey’in çocuklarını da o büyütüyor Çocuklarının çocuklarını da O…
Ben o çocukların çocuklarından biriyim. Cemil Bey’in büyük kızı “Mihriye Gadun”ın büyük oğluyum. Adımı Az’zabla koyuyor. Küçük kardeşi, göz bebeği Cemil Bey’in adını, Yani bizim deyişle Beybabamın adını, Bana zimmetliyor.
Benim naif, ince, duyarlı annem, Beni doğurup hastalandığında Az’zabla sarıyor beni sırtına, Babası öldüğünden beri Hiç çıkarmadığı mavzerinin yanına… Yolda, bağda, bahçede, Ziyarette, ziyafette hiç çıkarmadan Sırtında taşıyor beni yıllarca Sırtında sarılı çocukla sürekli konuşarak Ve her lafa, “Cemil Bey, Cemil Bey!” diye başlayarak Yani kişiliğimi adıma ekleyerek Büyütüyor beni Az’zabla
Az’zablam beni, Hem büyüttü hem öğretti. Buğday ekmeyi, harman dövmeyi öğretti. Fidan dikmeyi öğretti. Hep yaptırdı, hep denetti Ellerimle öğrenmeyi öğretti.
Beyler’de töredir Doğanlar kundaklanırken İsimleriyle birlikte kulaklarına Kızlara “gadun” -hatun- Erkeklere “bey” diye seslenilir.. Yani isimlerinin yanına Kimlikleri de eklenir…
Yani kundakta başlar beylik beylerde, Kundak gibi sarılır bedenlerine Ve beyler taşırlar beyliklerini Kundaklarından, kefenlerine
Beylik “ben”lik değil, “biz”lik tir. Beylik, doğayla ve toplumla birliktir. Bir olmaktır. Beylik bir kişiye verilen ünvan değildir. Beylik herkeste bulunması gereken, Bir yüce kimliktir.
Beylerde, herkes beydir, herkes eşittir. Beylerin beyi ise, Eşitlerin birincisidir. Budur törelerin töresi Budur beylerin demokrasisi.
Dedim ya, “Ben” diye değil, “Biz” diye başlamak her işe Ta kundakta işlenir Beylerin kimliklerine
İşte bu yüzden, bugün hala Yaptığım her bencillikte “Ben” diye başladığım her işte Çıkar karşıma Az’zabla, Çatar kaşlarını “Hey!” der, “Cemil Bey, Cemil Bey!” Kendine gel..
Az’zablam toprağa gideli çok oldu, Ama her an, hala sesi kulaklarımda…
“Beylik başında olmak değil, içinde olmaktır Mecliste başta değil, herkesin içinde oturacaksın. Beylik çoklukla, acizlik yoklukla olur, Hep çokluğun peşinde olacaksın… Senin çokun almaktan değil, çok çalışmaktan olacak Çok çalışacaksın çok Sofrada ekmeğin büyüğünü, Hayatta verdiğinden çoğunu, Almayacaksın… Herkesi doyurmadan doymayacak Herkesi uyutmadan uyumayacaksın Uyurken de bir gözün açık uyuyacaksın Hep göreceksin, hep gözleyeceksin Gözlediğini düşüneceksin. Düşündüklerini yapacak, yaptıklarını bileceksin Ve Bilmeyenlerin bileni olacaksın Bey’sen eğer, Korkmayacak, kaçmayacak, yılmayacaksın…
Bunları yapmayacaksan eğer, Kimsenin önüne düşüp “Bey” olmayacaksın…”
Cemil Bey harika bir yazı; o topraklara ait olmanın inceliklerini ve gururunu bizlere yaşattığınız için teşekkür ederim.Saygılarımla
İskender Köktürk
BeğenBeğen